TÜBİTAK’ın Lider Araştırmacılar Programı ile ABD’den Türkiye’ye dönen, 6550 Araştırma Altyapılarını Destekleme Kanunu ile desteklenen Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi’nde (UNAM) görev yapan Doktor Öğretim Üyesi Fatih İnci’nin liderliğindeki ekip, başta kanser ve akut hastalıklar olmak üzere çeşitli hastalıkların teşhisi için akıllı çiplere yerleştirilecek bir damla kan, idrar ya da ter örneği ile 15 dakika gibi kısa bir sürede analiz yapabilen nanoteknolojik laboratuvarları yerli imkanlarla kuruyor.
Dr. Öğr. Üyesi Fatih İnci, “Çiplerle, tıbbi kaynaklardan yoksun köylerde bile insanların kendi başlarına uygulayabilecekleri platformları geliştirip, cep telefonu entegrasyonuyla doktor-hemşire-hasta arasındaki üçgeni sağlamış olacağız.” Dedi.
UNAM’da biyomühendislikten biyolojiye, kimyadan elektronik ve tekstil mühendisliğine kadar pek çok alanda Ar-Ge çalışmalarını sürdüren proje yürütücülerinden Dr. Öğr. Üyesi Fatih İnci, ürettikleri silikondan yapılmış yarı iletken malzemeler ile tasarladıkları çipler ile tıbbi uygulamalar geliştirdiklerini belirtti. İnci, “Kan, idrar, ter gibi vücut sıvılarının içerisindeki hücreleri, proteinleri ve virüslerin kendi ortamını sağlamaya çalışıyoruz. Hastalık tanısında kullanılacak biyobelirteçleri, çip içerisine koyarak hastalık teşhisinde kullanılacak hale getirmeyi hedefliyoruz. Biz bu laboratuvarda oluşturduğumuz çiplerle, tıbbi kaynaklardan yoksun köylerde bile insanların kendi başlarına uygulayabilecekleri sistemleri geliştirip, cep telefonu entegrasyonuyla doktor-hemşire-hasta arasındaki üçgeni sağlamış olacağız. Burada oldukça uygun fiyatlı atık plastikleri kullanarak çipleri yapmaya çalışıyoruz ve herkesin çok basit şekilde çok az uzmanlık gerektiren bir uygulama ile sadece bir damla kan, idrar, tükürük veya terden elde edilebilecek sıvılarla pek çok hastalığın teşhisini çok kısa sürede gerçekleştiriyoruz. Bu aslında yıllardır şeker hastalarının evlerde kullandığı glukozmetreler gibi düşünülebilir.
Bu nano-laboratuvarlar, hayata geçtiğinde, bir damla kan ya da diğer vücut sıvısı çipin içerisine konulacak, 5-10 dakika arasında beklenecek. Sonra çip, doğrudan okuyucuya yerleştirilerek ve gerçek zamanlı veri alınacak. Bir sonraki aşamada planımız ise, bu sonuçların cep telefonları ile entegre kullanılması. Böylece bir bulut sistemi üzerinden dünyadaki diğer doktorlar, birbirleriyle etik kurallar çerçevesinde hastalıkların tanı ve teşhisine yönelik çözümlemeler yapabilecekler. ” dedi.
“Çalışmalarımızdan bir tanesi bu kanser hücrelerini yakalamak ve en erken şekilde teşhis etmek ve sadece teşhisle de kalmayarak bunların genom haritalanmasını sağlamaktır. Kanserin neden oluştuğu ve etkenlerinin neler olduğunu da anlatabilecek düzeyde sistemleri kurguluyoruz.” Diyerek sözlerini sürdüren Dr. Öğr. Üyesi İnci ayrıca “Bunun yanında idrar tahlili ile de böbrek yetmezliği ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca, ter örneklerini toplayan yara bandı ölçeğindeki bir malzeme ile vücudunuzdaki hastalık biyobelirteçlerini devamlı olarak takip edebileceğiniz platformlar geliştiriyoruz. Bu şekilde sizde var olan bir hastalığın, zamanında ve erken teşhis yapılabilmesinin en önemli adımlarının atılmasını amaçlıyoruz. Şu anda laboratuvar uygulamalarını yaptık, hücre düzeyinde ön klinik çalışmalarımızı da tamamladık. Klinik araştırmalar için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, biyosensörler için de Hacettepe Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi ile ortak çalışıyoruz. Ayrıca, yurtdışında ABD, Almanya, Çin, Brezilya ve Finlandiya’dan çeşitli konularda da ortak çalışmalarımız bulunmaktadır. Şu an, hasta örnekleriyle deneme sürecine giriyoruz. Bir sonraki aşamada, hasta örnekleri üzerinde çalışmalarımızı 1-2 yıl içinde tamamlamış olacağız, ardından patentleme ve ürün sürecine girmiş olacağız.” diye konuştu.
Dr. Öğr. Üyesi Fatih İnci, laboratuvarda yürüttükleri diğer çalışmalardan örnekler verirken vücuda takılabilen yapıştırıcı bantlar ile ateş yükselmesi ya da enfeksiyon durumunda vücuda düzenli olarak ilaç salınımı yapan sistemler geliştirdiklerini söyledi.
Ayrıca, geliştirdikleri mikroakışkan sistemler ile mikroorganizmaların parmak izini de çıkardıklarını belirten Dr. İnci, “Yapay antikorlarla hastalık etkenini bulmaya çalışıyoruz.” dedi.